top of page
AdobeStock_647435894.jpeg

Bariatrik Cerrahi Nedir?

Obezite Tanımı

Obezite, vücut yağ kitlesinin normal kabul edilen düzeylerin üzerine çıkması demektir ve yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) ölçütüyle tanımlanır (Tablo 1). BKİ, kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır. BKİ değerlerinin 18,5-24,9 kg/m2 düzeylerinde olması sağlıklı veya normal olarak kabul edilirken, BKİ 25-29,9 kg/m2 arası fazla kilolu, BKİ > 30kg/m2 olması ise obez olarak kabul edilir. Obezitenin sonuçları açısından en fazla risk altında olanlar BKİ > 40 kg/m2 olup morbid obez olarak tanımlanan grupta yer alırlar.

Ağırlık Kategorisi BKİ (kg/m2 )

Zayıf        <18,5

Normal    18,5-24,9

Kilolu       25-29,9

Obez        30-34,9       1. Derece

35-39,9       2. Derece

≥ 40             3. Derece(Morbid obez)

Obezite gerek sıklığı, gerek sonuçları açısından çağımızın en önemli sağlık sorunudur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan erişkinlerin yaklaşık 1/3 kadarının kilolu, 1/3 kadarının da obez olduğu bilinmektedir. Obezite çocukluk çağı hastalıkları açısından da çok önemli bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Günümüzde dünya üzerinde yaklaşık 500 milyon erişkin ve 50 milyon çocuğun obeziteye bağlı önemli sağlık sorunları yaşadığı belirlenmiştir.

Yapılan araştırmalar, obezite sıklığının ülkemizde de benzer düzeylerde olduğunu göstermektedir. Sağlık Bakanlığı Beslenme Araştırması ve TURDEP-II çalışmasının verileri, ülkemizdeki her üç yetişkinden ikisinin kilolu veya obez olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle riskin yüksek olduğu santral obezitenin eşlik ettiği metabolik sendrom prevalansı da erişkin nüfusumuzun %36,6’sında tespit edilmiştir.

Ülkemizde yetişkinlerin %3 kadarı (yaklaşık 2,5 milyon yetişkin) ise morbid obezdir. Obezitenin kendisi tüm nedenlere bağlı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı olay ve ölüm riskini arttıran önemli bir hastalıktır. Obezite öte yandan, hipertansiyon (HT), dislipidemi, tip 2 diyabetes mellitus (T2DM), inme, safra kesesi hastalıkları, osteoartrit, uyku apne sendromu ve bazı tür kanserlerin sıklığını arttıran önemli bir risk faktörüdür.

Obezite ve neden olduğu hastalıkların insan ve toplum yaşamı üzerinde sadece biyolojik olarak değil, aynı zamanda psikososyal ve ekonomik olarak önemli etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Normal kilolu insanlara göre obez insanların %30 oranında daha fazla doktor başvurusu yaptığı, %50 oranında daha fazla hastaneye yattığı ve %80 oranında daha fazla ilaç masrafı olduğu tespit edilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’de obeziteye bağlı sağlık harcamalarının yıllık tutarının yaklaşık 190 milyar dolar civarında olduğu bildirilmektedir. Sonuç olarak obezitenin önlenmesi ve tedavisi sadece bir toplum sağlığı sorunu değil, aynı zamanda sosyoekonomik bir sorunudur. (Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği)

Obezite patogenezi ve tedavisinde temel etmenler

Obezite ve obez kişiler hakkında pek çok yanlış kanaat mevcuttur. Bunların başında, obezitenin kişisel bir motivasyon eksikliğinden veya irade zayıflığından kaynaklanan kozmetik bir sorun olduğu düşüncesidir. Oysa, obezite güçlü bir genetik yatkınlık zemini taşıyan, obezojenik çevre ve yaşam biçiminin eşlik ettiği çok faktörlü kronik bir hastalıktır. Modern insanın giderek azalan fiziksel aktiviteleri ve değişen beslenme alışkanlıkları obezite epidemisinin en önemli nedenleri arasında yer alır.

Anılan çoklu etyolojik faktörler nedeniyle obezite tedavisinde kullanılan diyet ve yaşam biçimi değişiklikleri her hasta için etkili olmayabilmektedir. Uzun vadeli başarıların görülebilmesi için hastaların yaşam biçimlerinde kalıcı değişiklikler yapmaları gereklidir. Obezitenin tıbbi tedavisi için son yıllarda çok sayıda preparat onay almış ve kullanılmaya başlanmıştır. Ancak söz konusu tedavi ajanlarının uzun vadeli güvenlik bilgileri ve etkinlikleri sınırlıdır. Bu gerekçeler nedeniyle obezitenin cerrahi tedavisi her geçen gün daha da artan bir ilgi görmektedir. Günümüzde, bariyatrik cerrahi (BC)’nin obezite tedavisinde kullanılan en etkili ve kalıcı yöntem olduğu düşüncesi genel kabul görmektedir.

Bariyatrik cerrahi endikasyonları

  • BKİ ≥ 40 kg/m2 olması

  • BKİ ≥ 35 kg/m2 olması durumunda en az bir obeziteyle ilişkili hstalığın eşlik etmesi

Bu ilişkili durumlar şunlardır;

  • Tip 2 diabetes mellitus

  • Hipertansiyon

  • Dislipidemi

  • Uyku-apne sendromu

  • Obezite-hipoventilasyon sendromu

  • Pickwick sendromu (uyku-apne sendromu ve obezite-hipoventilasyon sendromunun bir arada olması)

  • Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı veya “non-alkolik steatohepatit (NASH)”

  • Psödotümör serebri

  • Gastro-özofagial reflü hastalığı

  • Astım

  • Venöz staz hastalığı

  • İleri derecede üriner inkontinans

  • Günlük yaşamı etkileyen artrit (Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği)

Ayrıca BKİ 30-35 kg/m2 arasında olan tip 2 diyabetliler için küçük çalışmalar ile BC’nin glisemik kontrol üzerine faydalı olduğu gösterilmiş olmasına rağmen yeterli kanıt olmadığından rutin olarak bu gruba cerrahi tedavi önerilmemektedir. Ancak etkin ve yoğun antidiyabetik tedaviye rağmen yeterli glisemik kontrol sağlanamayan seçilmiş vakalarda BC düşünülebilir. (Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği)

Bariatrik Cerrahi (Metabolik Cerrahi) Avantajları

  • Bariatrik cerrahi ile ağırlık kontrolünün sağlanmasına ek olarak T2DM, HT, dislipidemi ve uyku apnesi gibi obezite ilişkili metabolik sorunlar da büyük ölçüde düzelmektedir. Söz konusu metabolik bozuklukların düzelmesi o kadar hızlı ve belirgin olmaktadır ki bu etkiyi sadece kilo kaybı ile açıklamak mümkün değildir. Bu nedenle BC yerine metabolik cerrahi ifadesini kullanma eğilimi günümüzde giderek artmaktadır.

  • Erken dönemde gıdaların ince bağırsağa hızlı geçişi nedeniyle glukagon benzeri peptid-1 (GLP1), peptid YY, ve oksintomodülin düzeylerinde postprandiyal artış olmakta, öte yandan ghrelin salgısı azalmaktadır. Bu hormonal değişiklikler iştahın ve gıda alımının azalmasına neden olur.

  • Cerrahi sonrasındaki erken dönemde kalori alımı azalmış olduğu için karaciğer insülin duyarlılığında da büyük artış meydana gelir.

  • Bariatrik cerrahinin aynı zamanda safra asitlerinin salınımını arttırarak ve bağırsak mikrobiyatasının konfigürasyonunu etkileyerek glisemi regülasyonunda olumlu etkilere neden olur.

bottom of page